Yaklaşık bir ay önce, Zonguldak Ticaret ve Sanayi Odası’nın katkılarıyla düzenlenen Zonguldak Akuakültür Kontakt Forumu, şehir adına önemli bir başlangıca işaret ediyordu. Aradan geçen süre, o gün salonda söylenen cümlelerin ne kadarının heyecan, ne kadarının gerçekçi yol haritası olduğunu anlamamız için yeterli bir mesafe sunuyor.
Forumda Türkiye ile Norveç arasında su ürünleri yetiştiriciliği alanında iş birliği güçlendirilmiş, somon ve diğer türlerde sürdürülebilir üretim modelleri üzerine detaylı paylaşımlar yapılmıştı. En dikkat çekici olan ise Zonguldak TSO Başkanı Metin Demir’in dile getirdiği 30 bin tonluk yıllık üretim kapasitesine sahip tesis planıydı. Bu iddia, yalnızca ekonomik veri olarak değil, şehrin geleceğine dair yeni bir cümle kurma niyeti olarak önem taşıyor.
Fakat her niyet gibi bu da izleme, ısrar ve uygulama gerektiriyor.
Bugün geriye dönüp baktığımızda üç temel noktayı net biçimde görmek mümkün:
1. Zonguldak Bir Yön Arıyor
Şehrin yüzyılı kömür ekseninde şekillendi. Bu, hem ekonomik hem sosyolojik bir hafıza yarattı.
Şimdi ise yeni bir sektörün filizlenme ihtimali, Zonguldak’a yalnızca ekonomik değil psikolojik bir nefes de sunabilir.
Fakat bu geçiş:
Bir sektörü kapatıp, diğerini açmak değildir.
Kültür, beceri, eğitim ve tedarik zinciri birlikte dönüşmelidir.
2. Norveç İle İş Birliği, Sadece Teknoloji Transferi Değil
Norveç’in elli yıllık akuakültür tecrübesi, elbette değerli.
Ancak burada asıl kritik olan:
-
Planlama disiplini
-
Ekosistem hassasiyeti
-
İhracat odaklı üretim mantığı
-
Yerel halkın sürece ortak edilmesi
Eğer bu iş birliği yerelde bir karşılık bulamazsa, Zonguldak üretir, başkası kazanır.
Bu hatayı daha önce kömürde yaptık.
Aynı yanlışı tekrar etmeye gerek yok.
3. Şeffaf ve Katılımcı Model Şart
Bu projenin kaderi, sadece yatırım miktarıyla değil, şeffaflık ve toplumsal rızayla belirlenecek.
Çünkü soru şu:
Karadeniz’de somon yetiştiriciliği yapılacaksa, kıyı balıkçısı, çevre gönüllüsü, akademi ve yerel halk süreçte nerede duracak?
Süreç kapalı kapılar ardında ilerlerse, başarı bile olsa kabul görmez.
Süreç paylaşılır, güven inşa edilirse, yeni sektör aidiyet üretir.
Peki Ne Yapılmalı?
-
Üniversite + Norveç Üniversiteleri Ortak Araştırma Programı
Sektör ancak bilgiyle kalıcı olur. -
Kıyı balıkçılarına dahil edici kooperatif modeli
Dönüşüm, dışlama değil; beraber üretme ile olur. -
Kamuoyuna açık ilerleme raporları
Şeffaflık, dedikodunun ve şüphe ekonomisinin panzehiridir. -
Gençlere mesleki eğitim programları
Eğer bu şehirde genç kalmayacaksa, hiçbir yatırım gerçek anlamını bulmaz.
Son Söz
Zonguldak, belki ilk kez geçmişinin gölgesine mahkûm olmadan, geleceğini kendisi kurgulama şansına sahip.
Bu forumun üzerinden bir ay geçti.
Sözler hâlâ havada olmasın diye şimdi, tam da şimdi, adımların somutlaşma zamanı.
Çünkü bazen büyük değişimler yüksek sesle değil, küçük ama kararlı adımlarla başlar.
Zonguldak’ın ihtiyacı olan da tam olarak bu:
Sessiz ama gerçek bir dönüşüm iradesi.
Yorumlar
Kalan Karakter: